Günümüz Türkçesiyle Akif Bey - Türk Edebiyatı Klasikleri 88

Stok Kodu:
9786254298370
Boyut:
125-205-0
Sayfa Sayısı:
96
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024-09-20
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
3.Hamur
Dili:
Türkçe
%50 indirimli
58,00
29,00
Havale/EFT ile: 28,13
Aynı gün kargo
9786254298370
721004
Günümüz Türkçesiyle Akif Bey - Türk Edebiyatı Klasikleri 88
Günümüz Türkçesiyle Akif Bey - Türk Edebiyatı Klasikleri 88
29.00
Akif Bey “Namık Kemal'in gerek mevzuu, gerek karakter itibarıyla en dikkate değer piyesi şüphesiz Akif Bey'dir. Akif Bey, sadece herhangi bir fikrin muhtelif ağızlara taksim edilmiş metih ve senası değildir; birbirine zıt yaratılışta ve düşüncede insanların, ayrı ayrı ihtirasların karşılaşmasından doğan bir vakadır. Kaptan Akif Bey çok yanlış tanıdığı ve görünüşüne aldandığı Dilrüba ile yeni evlenmiştir. Dilrüba modern fizyolojinin erkek yiyici, nymphomane diye adlandırdığı kadınlardandır. Kırım Savaşı başlamıştır, Akif Bey vazifesine gidecektir. Genç kadından ayrılmak onun için güçtür fakat öbür tarafta ikinci sevgilisi deniz ve vatan vardır…” Ahmet Hamdi Tanpınar Namık Kemal'in 1873 yılında Magosa'da sürgündeyken kaleme aldığı Akif Bey, Kırım Savaşı esnasında yaşanan Sinop baskını arka plan alınarak kurgulanan, Türk edebiyatında deniz temasının işlendiği ilk eserdir. Savaş gemisi kaptanı Akif Bey, ölümlerle pençeleşmiş bir gazi olarak evine döner ancak hiçbir şey bıraktığı gibi değildir. Namık Kemal (1840-1888) Gazeteciliğiyle toplumun fikirlerine yön veren, yazarlığıyla yeni edebiyatın kapılarını açan, mücadelesiyle Meşrutiyet'e ivme kazandıran fikir adamı, yazar ve en bilinen yönüyle vatan şairidir. Onda her şey hürriyet fikri ve vatan sevgisiyle başlar, neredeyse bütün uğraşları bu ikisi üstüne kurulmuş ve gelişmiştir. Erken yaşta annesini kaybedince çocukluk ve ilk gençliğini büyükbabasıyla ve onun görevi nedeniyle –Sofya'dan Kars'a– yurdun çeşitli yerlerinde geçirir. İstanbul'a geldiğinde edebiyat çevrelerinde dikkat çeker ve dönemin ünlü şairleriyle tanışır, özellikle Şinasi'nin fikirlerinden etkilenir. Tasvir-i Efkâr'la başladığı gazetecilik hayatı Hürriyet, İbret, Diyojen gibi yayınlarda devam eder. Siyasetten hukuka, felsefeden edebiyata pek çok alanda yazdığı makaleleriyle fikir dünyasına; roman, şiir, tiyatro ve tarihi biyografi türlerindeki eserleriyle yeni edebiyata öncülük eder. İstanbul'dan defalarca uzaklaştırılıp sürgüne gönderilir. Yine de yazmaya; mektuplarıyla, gazete yazılarıyla, eserleriyle çağdaşlarına yol göstermeye ve halkına ulaşmaya devam eder. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Akif Bey “Namık Kemal'in gerek mevzuu, gerek karakter itibarıyla en dikkate değer piyesi şüphesiz Akif Bey'dir. Akif Bey, sadece herhangi bir fikrin muhtelif ağızlara taksim edilmiş metih ve senası değildir; birbirine zıt yaratılışta ve düşüncede insanların, ayrı ayrı ihtirasların karşılaşmasından doğan bir vakadır. Kaptan Akif Bey çok yanlış tanıdığı ve görünüşüne aldandığı Dilrüba ile yeni evlenmiştir. Dilrüba modern fizyolojinin erkek yiyici, nymphomane diye adlandırdığı kadınlardandır. Kırım Savaşı başlamıştır, Akif Bey vazifesine gidecektir. Genç kadından ayrılmak onun için güçtür fakat öbür tarafta ikinci sevgilisi deniz ve vatan vardır…” Ahmet Hamdi Tanpınar Namık Kemal'in 1873 yılında Magosa'da sürgündeyken kaleme aldığı Akif Bey, Kırım Savaşı esnasında yaşanan Sinop baskını arka plan alınarak kurgulanan, Türk edebiyatında deniz temasının işlendiği ilk eserdir. Savaş gemisi kaptanı Akif Bey, ölümlerle pençeleşmiş bir gazi olarak evine döner ancak hiçbir şey bıraktığı gibi değildir. Namık Kemal (1840-1888) Gazeteciliğiyle toplumun fikirlerine yön veren, yazarlığıyla yeni edebiyatın kapılarını açan, mücadelesiyle Meşrutiyet'e ivme kazandıran fikir adamı, yazar ve en bilinen yönüyle vatan şairidir. Onda her şey hürriyet fikri ve vatan sevgisiyle başlar, neredeyse bütün uğraşları bu ikisi üstüne kurulmuş ve gelişmiştir. Erken yaşta annesini kaybedince çocukluk ve ilk gençliğini büyükbabasıyla ve onun görevi nedeniyle –Sofya'dan Kars'a– yurdun çeşitli yerlerinde geçirir. İstanbul'a geldiğinde edebiyat çevrelerinde dikkat çeker ve dönemin ünlü şairleriyle tanışır, özellikle Şinasi'nin fikirlerinden etkilenir. Tasvir-i Efkâr'la başladığı gazetecilik hayatı Hürriyet, İbret, Diyojen gibi yayınlarda devam eder. Siyasetten hukuka, felsefeden edebiyata pek çok alanda yazdığı makaleleriyle fikir dünyasına; roman, şiir, tiyatro ve tarihi biyografi türlerindeki eserleriyle yeni edebiyata öncülük eder. İstanbul'dan defalarca uzaklaştırılıp sürgüne gönderilir. Yine de yazmaya; mektuplarıyla, gazete yazılarıyla, eserleriyle çağdaşlarına yol göstermeye ve halkına ulaşmaya devam eder. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat