Tükendi
Gelince Haber Ver''Ben artık kambur kalacağım büyükbaba! Kambur anladın mı, diye bağırarak hastane koridorunda koşmaya başladı Yüksel, Ömer de oğlunun peşinden.'' ''Hayatta bir kere güldüm, o da kursağımda kaldı. Biliyor musun, beni hiç sevmedi yanına yakıştıramadı, kamburum diye de aşağıladı. Bunu anladım da bana niye ümit verdi ve hayallerimle oynadı? Onca yaşanan şey yalan mıydı?'' ''Evladım, benim de sırtımda görünmeyen kamburlarım vardı. Pişmanlıklar, keşkeler... En çokta oğlum Mehmet'in acısı ve babaannene verdiğim sözü yerine getirememem.'' ''Utanma aslanım burada hiç bir şeyden utanma! Bak bizim de sırtımızda o... kamburu, yüzümüzde de kara bir leke var. Yüzümüze demeseler de arkamızdan hep o... diyorlar.'' ''Bak, bu ayakta benim kamburum oldu. Senin gibi ben de ölene kadar bu kamburu taşıyacağım. Adamlar topal bacağımı görünce, bilip bilmeden konuşuyor. Bana 'topal' diyorlar, bilmezler ki onlar yataklarında rahat uyusunlar diye ben bu ayağımı kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda bıraktım. Gaziyim ulan, 'ben bu ayağı Vatan, Millet için verdim' demekten de usandım artık.'' Kitaba adını da veren kamburluk, sadece fiziksel değildir. Her insanın mutlaka üstüne yük olan bir kamburu vardır. Bu kitabı okurken belki siz de kendi kamburunuzla yüzleşeceksiniz.
Barkod | 9786259560595 |
Basım Yılı | 2025-02-14 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton |
Dil | Türkçe |
Ebat | 135-215- |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 482 |