Şeriat Cumhuriyet Demokrasi

100. yılını tamamladığımız bir merhalede cumhuriyetin gerçek anlamını ve ihtiva ettiği değerleri yeniden yorumlayıp, 100 yıllık süreçteki inişli çıkışlı gelişmeleri, uygulamadaki engel, sıkıntı ve problemleri enine boyuna tahlil etmeye ihtiyacımız var.Çağdaş sosyal ve siyasî kavramları da Kur’ân perspektifinden analiz eden Bediüzzaman’ın tarif ve tahlilleri, bu ihtiyaca doğru ve sağlıklı cevaplar bulmak için çok önemli bir referans.Saltanat, meşrutiyet, cumhuriyet, demokrasi olmak üzere bu toprakların dört önemli devrine şahitlik eden ve Hürriyetin ilânının daha ilk günlerinde Sultanahmet ve Selanik meydanlarında “Hürriyet Hitap” nutkuyla dikkatleri üzerine çeken Bediüzzaman, ömrü boyunca meşrutiyete de, cumhuriyete de, demokratlığa da İslâm namına sahip çıktı.İsimlerin değişmesiyle hakikatlerin değişmeyeceğini dile getiren Bediüzzaman, fikirlerinin gücünden ve sağlamlığından o kadar emindi ki, Asr-ı Saadet mahkemesine de celb olunsa, üç yüz sene sonra kurulacak bir âkil adamlar mahkemesinde de yargılansa, şimdi seslendirdiği hakikatleri aynen ibraz edip müdafaa edeceğini haykırdı.“Riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyim,” “Meşrutiyeti herkesten ziyade şeriat namına alkışladım,” “Ben dindar bir cumhuriyetçiyim... Hulefa-yı Râşidîn; her biri hem halife, hem reis-i cumhur idi... Fakat mânâsız isim ve resim değil, belki hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan mânâ-yı dindar Cumhuriyetin reisleri idiler,” “Cumhuriyet ki, adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir” gibi akıllara kazınmış nice sözleriyle düşünce dünyamıza damgasını vurmuş olan Bediüzzaman Said Nursî’nin bu sahadaki fikirlerine de cumhuriyetin 100. yılını idrak ettiğimiz süreçte hâlâ çokça muhtaç olduğumuz aşikâr.Kâzım Güleçyüz’ün, Bediüzzaman’ın tesbitlerinden hareketle kaleme aldığı Şeriat, Cumhuriyet, Demokrasi bu ihtiyaca yönelik olarak hazırlandı.Eserin istifadeye medar olmasını dileriz.